Yeni Ne Var?

alternatif tıp etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
alternatif tıp etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ev Bakımı İle Saçlarınızı Muhteşem Kılın


Evde Bakımı İle Saçlarınızı Muhteşem Kılın


SAÇLARDAKİ KEPEKLER İÇİN ISIRGANOTU KÜRÜ : 



Eğer, saçlarınızda kepek var ise veya saçlarınıza parlaklık ve canlılık kazandırmak istiyorsanız, bunun için çözüm ısırgandır. 
Saçlarınızdaki kepeği geçirmekte zorlanıyor ve şampuanla da geçiremiyorsanız, veya şampuana alerjiniz var ise, mükemmel destekleyici bitkisel kür ile kısa zamanda saçlarınızdaki inatçı kepekleri yok edebilirsiniz. Burada önerilen destekleyici kür ısırganın doğru türüdür. 
Bu bitkinin kullanım süresi yaklaşık 1.5 aydır. Bir kürlük miktar 1.5 ay kullanılır ve yaklaşık 75 g dır.


SAÇ DÖKÜLMELERİNE KARŞI LAVANTA KÜRÜ : 



Saç dökülmesine karşı uygulaması oldukça kolay olan bitkisel kür önermekteyim. Bu kürü evinizde kolaylıkla uygulayabilirsiniz. Lavantanın doğru türü en etkili olanıdır. 
Bir tutam (yaklaşık 5g) lavantayı 750 ml kaynamakta olan suya ilave ediniz. Yaklaşık 5 dakika yüksek sıcaklıkta (kaynama noktasına yakın) demleyiniz. Demleme tamamlandıktan sonra ılımasını bekleyiniz ve ılıkken süzünüz. 

Eğer, saçlarınız temiz ise demlediğiniz lavanta suyu ile saçlarınızı yıkayınız ve yarım saat etki ettiriniz. Yarım saat etki ettirdikten sonra sadece suyla durulayınız. 

Eğer, saçlarınız kirli ve çok yağlanmış ise, önce yeşil sabun veya şampuanla yıkayınız. Sonra demlenmiş lavanta suyu ile yıkayarak, yarım saat etki ettiriniz. Daha sonra sadece su ile durulayınız. Saç dökülmesi durana kadar haftada bir-iki defa uygulanır. Saç dökülmesi durduktan sonra önleyici amaçlı olarak zaman zaman uygulanır. 


BAL İLE SAÇ BAKIMI 



Evde saç bakımı yapmak hiç de zor bir iş değil. Size iki ayrı kür önermek istiyorum. Bu kürler evde kolayca hazırlanabilecek ve saç bakımında oldukça etkili olabilecek kürler ; 

1. KÜR : 

SAÇ PARLATICI BAL MASKESİ : 
1 çay kaşığı balı, 4 bardak sıcak suda eritin. Saçlarınızı şampuanladıktan sonra hazırlamış olduğunuz suyu saçlarınızın dibine çok fazla değdirmeden uçlarına doğru uygulayın. Daha sonra durulama yapmadan saçlarınızı kurutun. Parlaklığı görünce şaşıracaksınız . 

2. KÜR : 

BAL İLE EVDE YAPILABİLECEK SAÇ BAKIM KREMİ : 

1/2 fincan balı 1/4 fincan saf zeytinyağı ile karıştırın. Saçlarınız normal kuruluktaysa yalnızca 1 yemek kaşığı yağ katın. Karışımı saçlarınıza sürdükten sonra başınıza bir bone takıp yarım saat bekleyin. Saçlarınız şampuanla yıkadıktan sonra durulayın. Kuru saçlarınızın canlanıp parladığını göreceksiniz. 

PARLAK VE KEPEKSİZ SAÇLAR İÇİN ISIRGANOTU KÜRÜ 

GEREKLİ MALZEMELER : 

4-5 gr ısırgan otu, 750 (3 su bardağı) ml su, 

YAPILIŞI VE KULLANIM ŞEKLİ : 
Bir tutam kadar yani 4-5 gr ısırgan otunu (Isırgan otunu kuru veya taze olarak kullanabilirsiniz. ) 750 ml kaynamakta olan suda 4 dakika hafif ateşte haşlayınız. Soğuduktan sonra süzünüz. Eğer saçlarınız temiz ise ısırgan otu suyu ile yıkayınız. Yarım saat etki ettiriniz. Daha sonra sadece su ile yıkayıp kurulayınız. Eğer saçınız kirli ise önce şampuan veya sabunla yıkayınız. Daha sonra hazırladığınız ısırgan otu suyunu saçlarınıza yarım saat etki ettiriniz ve sadece suyla yıkayıp kurulayınız. Bu uygulama ile saçlarınıza, canlılık, parlaklık kazandırmış olursunuz. Aynı zamanda kepeklenmeyi de önlemiş olursunuz.

SAÇ DÖKÜLMELERİNİ ÖNLEMEK İÇİN SAÇ MASKESİ 


Soğan, çörekotu, çamterebentin ve hint yağı mucizesini saçlarınızda yaşayın. 


SAÇ DÖKÜLMESİNİ ÖNLEMEK İÇİN



*1 Rendelenmiş soğan 
*2 Tatlı kaşığı hint yağı 
*2 Tatlı kaşığı çörek otu yağı 
*1 Çay kaşığı çam terebentin 
Haftada 1 gün saç diplerine sürüp,streç filmle sarıp yarım saat kadar bekleyin.Yıkarken arıtıp soğuğa yakın ılık suyla yıkayın. 

EVDE YAPILABİLECEK SAÇ KREMİ TARİFİ 

Kendi saç kreminizi kendiniz hazırlayabilirsiniz. Saç kremleri saç bakımı için son derece önelidir. Özellikle saçları çok sert olanlar veya saçları çabuk kırılanlar bu tarifimizi deneyebilirler. Yapması ve uygulaması oldukça kolay. Nasıl mı? 

GEREKLİ MALZEMELER : 

1 tatlı kaşığı ceviz yağı 
2 tatlı kaşığı biberiye yağı 
1 tatlı kaşığı keten tohumu yağı 
1 tatlı kaşığı pul biber 
1 yumurta sarısı 

YAPIMI VE UYGULAMA ŞEKLİ : 

Bütün malzemeleri karıştırılıp saç diplerine masaj yaparak sürülür.15 dk. bekletilir. Kuruduktan sonra şampuan sürülüp yıkanır. 

NOT : Küçük bir hatırlatmayı da yapmadan geçmeyelim. Yağlı saçlara ısırgan tohumlu şampuan kuru saçlara aleoveralı şampuan önerilir.

Alternatif Tıp Nedir ?

Alternatif Tıp Nedir ?

Odak noktası insan sağlığının insan yaşamına elverişli koşullarda sürdürülmesi ve bu hususta karşılaşılabilecek her türlü tehdidin savuşturulması olan yöntemlerin tümünü bilimsel çatı altında toplayan kavram tıp olarak adlandırılmaktadır. Günümüzde teknolojik gelişmelerin de yadsınamaz etkisi ile oldukça ilerlemiş olan tıp bilimi, insan hayatının sürdürülebilirliği açısından oldukça önemli bir rol üstlenmektedir.
Ancak tıp denildiğinde akla yalnızca çağdaş ileri teknoloji ürünü yöntemlerin gelmesi açık bir hata olarak nitelendirilebilecektir. Zira insan sağlığının yaşama elverişli standartlarda tutulabilmesine yönelik çabalar, insanlık tarihinin tüm evrelerinde var olmuştur. Konuya bu açıdan yaklaşıldığında, tıbbın eski dönemlerde hangi aşamalardan geçtiğinin, daha isabetli bir anlatımla; modern tıbba kaynaklık eden yöntemlerin önemi bir kez daha anlaşılabilecektir.
Bahsetmiş olduğumuz bu kaynak yöntemler de tam olarak konumuza direkt bağlantısı olan alternatif tıp yöntemleridir. Zira alternatif tıp olarak isimlendirilen bu tedavi teknikleri, bugün modern tıbbın kapsamı dışında değerlendirilmekte ise de aslında modern tıp dediğimiz bilimin kaynakları olarak halen varlıklarını sürdürmektedirler.
Bilindiği üzere bugün dahi modern tıbbın cevap veremediği, çözüm bir yana dursun teşhis dahi koyamadığı bazı vakıalar meydana gelebilmektedir. Bu gibi durumlarda, bir başka deyişle modern tıbbın bittiği noktada alternatif tıbbın başladığından bahsedilebilir. Zira kabul gören tanımı uyarınca da alternatif tıp; günümüz anlamında teknikleri bilimsel metotlar ile sabitlenmemiş olan tedavi yöntemleri bütünü olarak ifade edilmektedir.
Alternatif tıbba ait tedavi yöntemleri geleneksel olabileceği gibi güncel verilerden de faydalanabilmektedir. Bununla birlikte alternatif tıp alanında çok yoğun olarak teknoloji ürünü ilaçlar yahut haplardan ziyade birebir doğal ürünlerin kullanılmakta olduğu da ayrı bir gerçekliktir. İnsanlık tarihinin binlerce yıllık birikimi alternatif tıbba yön verirken, ülkemizdeki durum da Anadolu yarımadasında yerleşmiş olan zengin şifalı bitkiler kültünün doğal bir getirisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu bağlamda tüm dünyada yaygın olan bu yöntemler bütününün özellikle Anadolu’da çok yoğun olarak kullanılmakta olduğunu belirtmemizde fayda vardır. Zira alternatif tıp olarak adlandırılan tedaviler, yaşadığımız topraklarda yetişen binlerce çeşit doğal ürün sayesinde oldukça ileri seviyelere ulaşmayı başarmıştır.

Alternatif Tıpta İstirmarlar

Alternatif Tıpta İstirmarlar


Kronik hastalıkların teşhis, korunma ve tedavisindeki belirsizlik, bütün dünyada modern tıbbın dışındaki tedavi yollarına ilgiyi artırmıştır. Teknolojik bakımdan gelişmiş ülkelerde, bitki kaynaklı ilâç satışlarındaki artış ve alternatif tıp sahasında milyar dolarlık harcamalar, bunun müşahhas örnekleridir. Ülkemizde de tamamlayıcı hekimlik uygulamaları yaygındır. Alternatif veya tamamlayıcı tıp tedavisi, çoğunlukla bitki kaynaklı ürünlerle yapılır. Ancak yaygınlık derecesi tam olarak bilinmemektedir. Alternatif tıbbî tedavilere, ağırlıklı olarak modern tıbbın çare bulamadığı kronik hastalıklara karşı bir çözüm maksadıyla başvurulmaktadır. Bu tedavilere ayrıca gençlik-güzellik ve muhtemel bir hastalığa karşı tedbir maksadıyla da başvurulduğu görülür. Amerikan Tamamlayıcı Tıp Merkezi, 10 yıl süren 2,5 milyar dolarlık araştırmaları neticesi, alternatif kanser tedavilerinin birçoğunun tesirinin olmadığını veya çok az olduğunu ilmî araştırmalarla ortaya koymuştur. Pek çok alternatif tıp tedavisinin modern tıp tarafından reddedilişinin gerekçesi, pazara sürülmeden önce hastalığın tedavisinde faydalı olduğunun ilmî araştırmalarla ispatlanamamasıdır. ABD'de yaygın kullanılan 10 şifalı bitkiden sarımsak, mabed ağacı, saw palmetto ve sarı kantaron dışında kalan altısının faydalı tesirlerine dâir ya delil yoktur, veya bu konudaki veriler sağlıklı bir değerlendirme yapılamayacak kadar azdır. Modern tıpta kullanılan ilâçların hasta sağlığı için tehdit içermeyen önemsiz yan tesirlerinden ölümcül tesirlerine kadar çok çeşitli yan etkileri vardır. Ancak çoğu alternatif tıp tedavilerinin yan tesirlerine dair ise, elimizde yeterince bilgi yoktur. 

Bitki kaynaklı ilâçların toksik (zehirli) ve yan tesirleri 

Tabiî olan, her zaman güvenli olan demek değildir. Kilo kaybettirici bitki kaynaklı bir ürünün (Aristolochia fangchi) kullanılmasını takiben 104 kadının böbrek fonksiyonlarında bozukluk gözlenmiştir. Bu bitkinin 43 hastada ilerlemiş seviyede böbrek hastalığına da yol açtığı rapor edilmiştir. Ayrıca bu ürünün muhtemel kanser yapıcılar arasında olduğu gösterilmiştir. Bir başka çalışmada, Pausinystalia yohimbe (Yohimbe) bitkisinden elde edilen psikoaktif özellikteki yohimbine ürününün; norefedrin, sodyum usniate, kafein ve 3,5-diodotironin ihtiva eden bir ek besinle kullanıldığında, üç ay içinde hastalarda karaciğer zehirlenmesine (akut hepatotoksisite) yol açtığı, hastaların bu ürünü bırakmalarından sonra kendiliğinden iyileştikleri ortaya konulmuştur. 
Yan tesirler, bitki kaynaklı ürünlere, başka maddelerin bulaşmasına bağlı olarak da oluşabilir. Bir akademik çalışmada, 260 adet Asya patentli ilâcın, % 25 nispetinde kurşun, civa ve arsenik gibi insan sağlığı için son derece zararlı ağır metalleri ihtiva ettiği bildirilmiştir. 
Bitki-ilâç etkileşimleri hakkında yapılan çalışmalar, bitki kaynaklı ürünlerle ilâçların birlikte kullanılmasının getirdiği risklerin büyük nispette bilinmediğini göstermiştir. Bu, önemli halk sağlığı problemlerine yol açabilir. Zîrâ ABD'deki yetişkinlerin % 16'sının reçete edilen ilâçlarla birlikte, bir bitki veya katkı maddesi kullandığı rapor edilmiştir. 
Bitki kaynaklı (herbal) bazı ürünlerin hileli olduğunu, yani gözlenen tesirin bitkiden değil eklenen ilâçlardan mütevellit olduğunu ortaya koyan çalışmalar vardır. Meselâ, Hong Kong'ta üretilen bitki karışımı bir ürünün eklem, sırt ve baş ağrılarına ve tutulmalara iyi geldiği ileri sürülmüştür. Ancak bu ürünün kimyevî analizinde, üretim aşamasında içine çeşitli ilâçların (chlorothiazide, diazepam, mefenamic acid, indomethacin ve dexamethasone) eklendiği tespit edilmiştir. Yine diyabet tedavisi için satılan Çin kökenli 5 ayrı herbal hap incelendiğinde, içlerinde ancak sentetik olarak elde edilebilen bir diyabet ilâcının (glyburide) olduğu ortaya konmuştur. 
Herbal ürünler ihtiva ettikleri aktif maddeler açısından standart değildir. Sözgelimi, piyasadaki 25 ginseng ürününde etken madde miktarı, 15 ile 200 kat arasında değişkenlik göstermektedir. Yüzyıllardır tedavi maksadıyla kullanılmalarına rağmen, çok az sayıdaki bitki türü için gerekli tıbbî çalışmalar yapılmış ve aktif muhteviyatı, etkin dozajı araştırılmıştır. 
Bu konuda hasta nasıl tedavi olmak istediğine kendisi karar vermelidir. Doktor, bu konudaki gerekli bilgiyi, hastasına sunmalıdır. Tedavi metodunun yarar ve zararları açık olarak anlatılmalı, hasta ilmî olarak kabul görmeyen bir usülle tedavi olacağının farkında olmalıdır. Hasta diğer modern tedavi alternatiflerinden de haberdar edilmelidir. 



Hukukî durum 

Alternatif veya tamamlayıcı tıp konusundaki hukukî durum, ülkeden ülkeye değişiklik gösterir. ABD'de bitkiler, gıda katkı maddeleri olarak ele alınmaktadır. ABD'de herbal ürünler için güvenlik, satış sonrası izleme dönemlerinde geçerli süreç, etkinliğin tespiti, eczane ilâçlarından daha serbest ve farklı bir yapıdadır. Pek çok ülkede kullanım izni, dağıtım, üretim gibi temel konulardaki farklılıklar sebebiyle, herbal ürünlerin kanunî kontrolü yeterli değildir. Ülkemizde de herbal ürünler için, Sağlık Bakanlığı'ndan ilâç ruhsatı alınması gerekmemekte, Tarım Bakanlığı'nın ruhsatı yeterli olmaktadır. Yani satış aşamasında "bitki kaynaklı, destek ürünleri" olarak kabul edilmekte, ama ilâç olarak kabul edilebilmesi ve ruhsatlandırılabilmesi için gereken pek çok ilmî araştırma sürecinden geçmeden tedavi ürünü olarak kullanılmaktadır. 

Alternatif tıpçılar, zarar vermediklerine inandıkları için de hiçbir sorumluluğu kabul etmek istemezler. Hâlbuki alınan onca tedbire rağmen, modern tıbbın tedavi yaklaşımlarında bile komplikasyon denen, istenmeyen, hattâ hayatı tehdit eden menfî neticelerle karşılaşabiliyoruz. Bu durumda sebep olanlara gerekli cezaî işlemler yapılabiliyor. Diğer taraftan hiçbir kontrolün olmadığı, insanlara vereceği zararın test edilmediği bir sahada, hiçbir eğitim almadan çalışan ve yalan yanlış bilgilerle halkın sağlığı ile oynayanların ve bundan büyük ticarî kazançlar elde edenlerin sayısı hiç de az değildir. 

Şu bir gerçektir ki hekimler, zamanımızda insanı sağlıklı bir şekilde tutma sanatının bir kısmını terk etmeye başlamışlardır. Meselâ, elle tedavi metotları Tıp Fakülteleri müfredatında ihmal edilen bir konudur. Yurt dışında osteopati (kırıkçılık), şiropraktik (parmakla omurga tedavisi) ve masaj gibi elle yapılan birçok tedavi okullarının bulunmasına rağmen, ülkemizde bu eğitimi veren okullar yoktur. Ortodoks tıpta bu uygulamalara yeterince yer verilmediği için de, hastalar çareyi hukukî statüsü olmayan yer ve kişilerde aramaktadır ki, bu da hasta için birçok riski beraberinde getirmektedir. 

Neler yapılabilir? 

Alternatif tedavi metotlarından haksız kazanç sağlamak isteyen kişiler, kanunlar ve meslek kuruluşları gibi diğer denetim mekanizmaları sayesinde engellenebilir. Bu, modern tıp için de uygulanan bir usuldür. Kanunî düzenlemelere paralel olarak, konuya ilmî açıdan da yaklaşılmalı, modern tıp dışındaki uygulamalar süratle araştırma konusu olmalı ve neticeler topluma bildirilmelidir. Hekimler bu konuyla yakından ilgilenmeli ve modern tıp dışı uygulamalardan hastalarının zarar görmemesi için onları bilgilendirmelidir. Aksi takdirde toplum şarlatanların estirdiği rüzgârdan çok zarar görebilir. Bitki tüccarlarının dinî/Kur'ânî kelimeleri de kullanarak insanları aldatmalarına izin verilmemelidir. 

Çözüm olarak, birinci basamak sağlık çalışanlarının bu konuda duyarlı olması gerekir. Ayrıca bölge bölge hangi an'anevî tedavi yaklaşımlarının bilindiği ve uygulandığı da kayıt altına alınmalıdır. İkinci safhada "Bitki kaynaklı ise iyidir, zararı yoktur." gibi yanlış inanışların doğru bilgilerle değiştirilmesi süreci başlatılmalıdır. Üçüncü ve son safhada ise, bu müdahalenin tutum ve davranışlara olan tesiri ölçülmelidir. Unutulmamalıdır ki, yaygın ve yanlış uygulamaların değiştirilmesi zaman alır. Tabiat eczanesinden şifa arama, yine Şifa Veren'in (celle celâlühü) emrine uygun olarak ilmî metotlarla olmalıdır. 

Modern Tıp ve Alternatif Tıp


Modern Tıp ve Alternatif Tıp

Geçen yüzyılda; modern tıp ve alternatif tıp karşılıklı birbirini reddederken, yüzyılın sonlarında kavga bitmeye başlayarak, birbirlerini olumlu yönde sorgulamaya başlamışlardır. Son yıllarda alternatif tıp ile uğraşanlar, kendi yöntemlerini modern tıp uygulamaları yönünde geliştirmeye çalışmaktadırlar. Bunun yanı sıra da; modern tıp uygulayıcıları da alternatif tıbbi doğrudan reddetmek yerine, bu yöntemleri bilimsel  olarak sorgulamaya ve hastaların, özellikle yaşam kalitesine yarar sağlayabilecek olanları, klinik uygulamalarına entegre etmeye başlamaktadırlar.
Kanser hastalığı; takip ve tedavi süreci oldukça zor olan bir hastalık olup, tedavi başarısı ve yaşam kalitesini artırıcı yöntemlerin kullanılması kaçınılmazdır. Ancak, bunların kullanılması  bilimsel ve etik kurallar çerçevesinde olmalıdır. Aksi halde hem hastalar zarar görür ve hem de ciddi ekonomik kayıplara neden olur.
Bu konuda Amerika Birleşik Devletlerinde Ulusal Kanser Enstitüsü (National Cancer Institute) ne bağlı kanser tamamlayıcı ve alternatif tıp ofisi (OCCAM) ve Ulusal Sağlık Enstitüsü (National Institute of Health) ne bağlı ulusal tamamlayıcı ve alternatif tıp (NCCAM) kurulmuş ve bilimsel olarak birçok yöntem sorgulanmıştır. Ayrıca Society for Integrative Oncology de hastalara ve hekimlere alternatif ve tamamlayıcı tıp konusunda başvuru rehberi hazırlamıştır.
Ülkemizde de Ulusal Kanser Danışma Kurulu benzer bir hizmet sunmaktadır. Kanserde tamamlayıcı tıp ile alternatif tıp yöntemlerini birbirinden ayırmak gerekmektedir.
Kanser tedavisi üzerine olumsuz etkileri olan bitkisel ürün  ve vitaminler
Bitkisel ürün ve vitaminler tüm dünyada tamamlayıcı ve alternatif tıp alanında oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır. Üstelik bu ürünlerin, daha çok bu ürünlere hiç ihtiyacı olmayan kişilerce kullanıldığı görülmektedir ve bu maddelerin kanseri önlediği, yaşlanmayı geciktirdiği öne sürülerek popülaritesini sürdürdüğü görülmektedir. Ancak yine gözlemlenmektedir ki; bu ürünlerin antioksidan özelliklerinden çok yan etkileri ortaya çıkmaktadır. Örneğin; sigara içen kişilerde A, E vitamini ve beta karoten kullanımında akciğer kanserinden ölüm riskinin daha çok olduğu, bunun yanı sıra yüksek doz multivitamin kullanan erkeklerde  prostat kanseri, kadınlarda da cilt kanseri gelişmeye yatkınlık olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca tüm antioksidanlar potansiyel olarak kemoterapi ve radyoterapinin etkisini azaltabilir. Bunun yanı sıra bu ürünlerin çoğu, karaciğerde kemoterapi ajanlarını metabolize eden enzimleri etkileyerek kemoterapi etkinliğini azaltabilir ya da yan etkisini artırabilir. 

Tamamlayıcı Tıp

Bilimsel yöntemlerle yapılan klinik çalışmalarda güvenli ve etkin bulunan ve kanser tedavisini amaçlamayan sadece kanser ve kanser tedavisinin yan etkilerini azaltmayı hedef alan uygulama şekilleridir. Genellikle tüm dünyada destek tedavi yöntemleri ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik uygulamalar bu gruba girmektedir.

Alternatif tıp 

Bu uygulamalar genellikle bilimsel kanıtlara dayanmayan kanserde geleneksel  tıp yöntemlerini reddeden ve hastalara başarılı kanser tedavisi olarak sunulan yöntemlerdir. Modern tıp yöntemlerini dışlayarak hasta ve hasta yakınlarını duygusal ve parasal olarak sömürüden ibaret uygulamalardır.

Sık Kullanılan Bazı Bitkisel Ürünlerin Etkileştiği Tedavi Ajanları ve Yan Etkileri

Isırgan  (urtica dioica)
Karın ağrısı, bulantı ve karaciğer bozukluğuna yol açabilir. Bu bulgular kemoterapi ajanlarının yan etkileriyle  karışıp, hastaların yanlış yönetilmelerine neden olabilir.
Sarımsak
(allium sativum garlic)
Aşırı miktarda tüketildiğinde ve özellikle Kumadin adlı ilaç kullanılıyorsa kanamaya eğilim artabilir. Kemoterapi ajanlarının da etkinliğini azaltabilir. (özellikle Dakarbazin ile birlikte kullanılmamalıdır.)
Soya (glycine max)
İçeriğindeki isoflavonlar östrojenik hormon etkileri ile özellikle meme ve rahim  kanserinde zararlı olabilmektedir. Ayrıca yine genistein maddesi aracılığıyla da tamoksifenin etkinliğini azaltabilmektedir.
Koni çiçeği, kirpi otu (echinacea)
Bu üründe; karaciğerdeki enzim sistemini etkileyerek karaciğer de yakılan ilaçların etkinliğini azaltabilmektedir.
(EGFR,TKİ inhibitörleri, taksanlar, irinotekan, topotekan, siklofosfamid, vinkristin, etoposid gibi maddelerin kullanımında dikkatli olunmalıdır.) Ayrıca alerjik reaksiyona da neden olabilmektedir.
Mabet ağacı
(ginkgo biloba )
İçerdiği bileşikler pıhtılaşmayı sağlayan platelet
(trombosit) aktive edici faktör antagonisti olarak rol oynamakta ve kanamayı artırıcı olabilmektedir. Beraberinde içerdiği antioksidanlar aracılığıyla da kemoterapi ve radyoterapi etkisini azaltabilir. Ayrıca karaciğerdeki birtakım enzimleri etkileyerek ilaç etkinliğinin azalması ya da ilaçların yan etkilerinin artmasına neden olabilir. (Antitümör antibiyotikler, epirubicin, adriamicin kullananlarda dikkat edilmelidir.)
Yeşil çay (green tea)
Fazla miktarda alındığında bulantı, ishal, uykusuzluk yapabilir.
Cüce palmiye
(saw palmetto)
İçeriğindeki hormonal maddeler nedeniyle meme ve rahim kanserinde zararlı olabilmekte ve hormon  preparatlarıyla etkileşime girebilmektedir. Ayrıca bulantı, kusma, ishal, hipertansiyon ve kanamaya eğilimde yapabilir.
Ginseng (panax ginseng)
Bazı kemoterapi ilaçlarının kan düzeyini artırmakta bazılarının ise azaltmaktadır. (EGFR TKİ ve yine koni çiçeğinde olduğu gibi pek çok kemoterapi ajanı ile etkileşime girebildiği için dikkatli olunmalıdır.) Yine bazı ginseng türlerinde östrojenik madde içerdiği için meme ve rahim kanserinde zararlı olabilir. Hipoglisemi (kan şeker düşüklüğü) bulantı, ishal, uykusuzluk ve kanamaya eğilimde görülebilir.
Kedi otu
(vallerian-valleriana officinalis)
Tamoksifen ve diğer bazı kemoterapi ajanlarıyla (etoposid, siklofosfamid) etkileşebilmektedir.
Yaban mersini
(bilberry-vaccinium myrtillus)
Kanamaya eğilimi artırabilir. Kemoterapi ve radyoterapi de özellikle pıhtılaşmayı azaltıcı ilaç kullananlarda daha da zararlı olabilir.
Kava
Kanser hastalarında ilaç etkinliğinde azalmaya neden olur. Karaciğer bozukluğu olanlarda, karaciğer toksisitesi daha da artabilir.
Siyah üzüm çekirdeği
(vitis vinifera)
Çok sayıda kemoterapi ajanı ile etkileşebilir. Bunlar arasında yine irinotekan, topoteken, etoposid taksanlar, vinkristin, platinler ve EGFR, TKİ  vardır.
Ökse otu (mistietoe)
Göğüs ağrısı, hipotansiyon bulantı anafilaktik şok yapabilir.
Sarı kantaron
(st.john's wort)
Yan etkisi; bulantı ve alerjik reaksiyon, ışığa duyarlılığın artması şeklinde olup birçok kemoterapi ajanı ile özellikle irinotekan etkisini azaltmak şeklinde etkileşime girmektedir.
Köpek balığı kıkırdağı
Köpek balığında kanser olmaz inanışıyla kullanılmasına rağmen, asıl olan bu tezin doğru olmadığıdır. Ayrıca, başta karaciğer fonksiyonlarında bozulma olmak üzere; bulantı, ishal, tat bozukluğu, şeker hastalarında hipoglisemi sık görülen yan etkileridir. Ayrıca vit. D kalsiyum kullananlarda ve kemik metastazı olanlarda sakıncalı olabilir.