Yeni Ne Var?

0-3 yaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
0-3 yaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


DOĞUMDAN SONRA DEPRASYON BELİRTİLERİ



Doğum sonrası depresyon nedir? Yaşanmasına neler neden olur?


Bebek sahibi olmak mutluluk veren bir olaydır, ancak annenin yaşamı stresli ve zor olabilir. Birçok kadın anne olduktan sonra hafif hüzün ve kaygı hisseder, ruh halinde değişiklikler görülür. Bu belirtiler normalde 7-10 gün içinde kendiliğinden düzelir. Az görülen, ancak daha ağır sorunlar doğum sonrası depresyon ve psikozdur. Doğumdan sonraki ilk 6 hafta içinde sinsice başlar ve birkaç ay içinde düzelir fakat 1-2 yıla kadar da sürebilir.
 

Nedenleri genellikle iki alt başlık altında toplanabilir.
  • Biyolojik nedenler: Gebelik döneminde yükselen östrojen ve progesteron düzeylerinin doğumla birlikte ani düşmesi depresyondan sorumlu tutulmuştur. Geç başlangıçlı doğum sonrası depresyonda tiroit bozuklukları rol oynayabilir. Ayrıca folat eksikliğinin de doğum sonrası depresyonda etkili olabileceği düşünülmüştür.
     
  • Psikososyal nedenler: Doğum yapan tüm kadınlarda hormonal değişiklikler olmasına rağmen psikiatrik bozuklukların ancak kadınların %10-15'inde gelişmesi sosyal stres, kişiler arası ilişkiler, sosyal destekle ilgili olduğunu göstermektedir. Hayatlarını kendilerinden çok dış faktörlerin yönettiğini düşünen anneler doğum sonrası depresyon açısından yüksek risk grubundadır. Psikanalitik kurama göre bağımsız kendiliğin kaybıdır ve anne sadece alıcı rolünü kaybetmiş, besleyici rolünü de üstlenmiştir. Gebeliğin bitmesi fetusla olan yakınlığın kaybı olarak hissedilmekte ve sevilen birinin kaybını hatırlatabilmektedir.
     
Bir kadının bunu yaşamasındaki nedenler hamilelik sırasında yaşadıklarına mı, yoksa bebek doğduktan sonra karşı karşıya kaldığı durumlara mı daha çok bağlıdır?
Her iki durum da etkili olmaktadır. Doğum sonrası depresyon için risk faktörleri şunlardır; Geçmişteki ruhsal sıkıntılar (depresyon, bunaltı, kaygılar), evlilikle ilgili sorunlar, ailede ruhsal hastalık öyküsü, evli olmama, istenmeyen gebelik, annelik rolü için hazırlıksız olma, ilk gebelik olması, doğum korkuları, sosyal desteğin olmayışıdır.
Doğumla birlikte değişen rol tanımları (çift olmaktan anne, baba olmaya geçiş) ve bebek bakımının getirdiği psikososyal stresler ruhsal sorunların ortaya çıkmasını tetikleyebilir. Gebelik süresince evlilik gerilimi ve doyumsuzluğu, istenmeyen hayat olayları ileri sürülmüş nedenlerdendir. Özellikle eşlerinden yeterli destek alamayan, evlilik ilişkilerinde sorunlu olan kadınlarda doğum sonrası depresif belirtilerinin ortaya çıkma riski yüksektir.
 

Doğum sonrası depresyon normal depresyondan ne açıdan farklılıklar gösterir?

İntihar düşüncesi doğum sonrası depresyonda çok daha azdır. Akşamları daha kötü olmaktadır. Süre daha kısadır (6-8 hafta), zihin karışıklığı daha fazladır.
 

Deprasyon Belirtileri nelerdir?

  • Şiddetli hüzün ya da boşluk duygusu; duygusal küntlük ya da duyarsızlık
  • Aşırı yorgunluk, enerji eksikliği gibi bedensel yakınmalar
  • Aie, arkadaş ya da keyif veren etkinliklerden uzak durma
  • Bebeklerini yeterince sevmedikleriyle ya da bebeğin beslenmesiyle, uykusuyla ilgili endişeler, bebeğe zarar verme korkusu
  • Konsantrasyon güçlüğü
  • Bellek zayıflığı
  • Psikomotor hareketlilikte artış, yerinde duramama
  • Endişe, sinirlilik, sıkıntı, bunaltı, kendiliğinden ağlamalar ve panik atak
  • İştahsızlık, kilo kaybı, uykusuzluk
  • Bebekle ilgilenmek istememe ve bebeği öldürmek istemeyle ilgili düşünceler
  • Mutlu olmaları gerekirken çökkün duygulara sahip oldukları için suçluluk duygusu, ilgi ve istek kaybı.
     

Genellikle hangi yaş grubundaki doğum yapan kadınlar yaşıyor?

Erken yaşta gebe kalan (bluğ çağının hemen sonrasında) kadınlarda risk %30 daha fazladır. Geçmişte depresyon öyküsü olan kadınlarda doğum sonrası depresyon riski %25'tir. Daha önceki gebeliğinde doğum sonrası depresyon yaşayan ve şimdi ise hüzün bulguları mevcut olan kadınlarda major depresyon gelişme riski %85'tir.
 

Depresyonun tedavisinde hangi yöntemler önerilir?

Doğum sonrası duygusal değişmelerin kesin nedeni bilinmemekle birlikte, bu durumun tedavisi mümkündür. Doğum hüznü durumu ortaya çıktığında, istirahat ederek, bebek uyuduğunda uyuyarak, aile bireyleri ya da arkadaşlarından yardım alarak, her gün düzenli duş alıp giyinerek, dışarı çıkıp yürüyüş yaparak ve rahatlamak isteği zamanlarda bir çocuk bakıcısını çağırarak rahatlayabilir.
Daha ağır depresif durum ortaya çıktığında mutlaka tıbbi değerlendirme yapılmalıdır. Depresyona neden olabilecek tıbbi durumları dışlamak için tıbbi muayene, tetkikler ve gerektiğinde antidepresan veya antipsikotik ilaç uygulaması yapılabilir. Bireysel terapi ya da grup terapisi, mümkün olduğunda anne ve babaya yönelik danışmanlık verilir.
 

Kimi zaman intiharla sonuçlanan doğum sonrası depresyon yaşayan kadınların eşlerine ve ailelerine ne gibi görevler düşmektedir?
İyi bir sosyal destek önemlidir. Antropolojik olarak bazı kültürlerde ilk 40 gün annenin dinlenmesi gerektiği zaman olarak öngörülmüştür. Dinlenme, sağlığına kavuşma, yeme ve uyuma dönemidir. Kadının ailesi yemeğini hazırlar, ev işlerini yapar ve bebeğe bakar. Böylece sosyal destek, eğitim, bebek bakma, sosyal algılama (annelik durumu) sağlanır. Bu dönemde annenin çevresindeki sevdikleri tarafından desteklenmesi gerekiyor. Elbette ilk destekleyecek kişi babadır. Bebek bakımında annenin güvendiği anneanne ya da teyzeler de bu hüznün geçişinde yardımcı olacak kişilerdir.
 

Hamilelik sırasında bir kadının bu duruma maruz kalmaması için kadın doğum uzmanına ne gibi görevler düşüyor?
İlk gebelik vizitinde mutlaka detaylı bir öykü alması ve geçirilmiş psikiatrik bozuklukları ve ailede psikiatrik hastalık öyküsünü sorgulamak gerekir. Bu tip öyküleri olan hastalarda bu konuda dikkatli davranması gerekir. Annenin tüm soruları, gebelikle ilgili endişeleri değerlendirilip, gerekli cevapların verilmesi önemlidir. Gebelik boyunca anneye özellikle baba tarafından sosyal destek sağlanması önerilir. Gebelik takiplerinde ve yapılacak tetkiklerde anneye destek olması önerilir. Doğum eyleminin uzun ve zor olmaması için gereken her türlü önlemi doktorun alması önemlidir.
 

Hamileliğin başlangıcından itibaren önlem olarak psikiyatrist ya da psikolog desteği almak gerekir mi?
Gebelik öncesinde herhangi bir psikiyatrik hastalığı olan ya da daha önceki doğumu sonrasında depresyon geçirmiş olan hastalara bu desteği önermek gerekir.
 

Doğum psikozu ile lohusa sendromu arasındaki farklılıklar nelerdir?
Lohusa sendromu (annelik hüznü) doğum sonrası birkaç gün içinde başlayıp 7-10 gün içinde düzelir. Bunaltı, sıkıntı, sinirlilik, ağlama, çabuk sinirlenme, unutkanlık ve dikkat dağınıklığı gözlenir. Lohusa sendromu kendiliğinden düzelir ve tedaviye genellikle gerek kalmaz. Doğum sonrası psikozu, doğum sonrası depresyonunun daha ağır bir şeklidir. Semptomları, hezeyanlar (yanlış düşünceler), halüsinasyonlar (ses duyma ya da gerçek olmayan bir şeyler görme), bebeğe zarar verme düşünceleri ve ağır depresif belirtilerdir. Mutlaka bu gurup hastanın bir uzman tarafından değerlendirilmesi ve tıbbi yardım alması gerekir.
 

Anne adaylarına bu konuda önerileriniz neler olabilir?
Gebeliğin normal fizyolojik bir olay olduğunu akıllarından çıkarmamaları gereklidir. Yeni bir bebekle baş başa kalmak, ona bakmak yeni doğum yapmış anneleri tedirgin eder. Aylardır beklediği bebek yanı başındadır ama başka bir varlıktır; küçücük, konuşamamakta, istediğini anlatamamakta ve ağlamaktadır. Onu emzirmek, temizlemek, altını açmak, gazını çıkarmak gibi işler sizi beklemektedir. Bambaşka bir sayfa açılmıştır. Anneliğin ilk adımlarını atmakta, onunla yaşamayı öğrenmekte, siz onu o sizi tanımaya çalışmakta ve birbirinize alışma dönemindesiniz. Bu zor dönemde mutlaka eş ve aile desteği almakta fayda var. Ayrıca bu dönemi daha rahat atlatmak için bir doğum öncesi eğitim grubuna katılmak, gerekli dökümanları okumak faydalı olacaktır. Ayrıca onları tedirgin eden, kaygılandıran her türlü fizyolojik ve psikolojik değişiklikleri doktorları ile paylaşmaları ve kafalarında büyütmemeleri gerekir.

Doğum Sonrası İyileşme Süreci


Doğum, normal, psikolojik bir süreçtir. Ancak doğumu takip eden günler ve haftalar bir iyileşme dönemi olarak değerlendirilir. 
Doğum, normal, psikolojik bir süreçtir. Ancak doğumu takip eden günler ve haftalar bir iyileşme dönemi olarak değerlendirilir. Doğumdan sonra bedeninizin hamilelik öncesi haline dönmesi, yani iyileşmesi, bir yıl bile sürebilir. Normal doğum ile sezaryen doğumun iyileşme süreleri farklı olsa da genel iyileşme süreci ana hatlarıyla aynıdır. Doğum sonrası iyileşmeyi etkileyen pek çok faktör vardır; genel sağlık durumunuz, beslenme alışkanlığınız, stres ve yorgunluk düzeyiniz bunlardan bazılarıdır.
Doğum Sonrası İyileşme Süreci

Rahim Kasılmaları ve Küçülme

Bebek doğduktan sonra plasenta rahimden ayrılır ve dışarı atılır. Önceden plasentanın yapışmış olduğu bu bölge sanki açık bir yara gibidir ve iyileşmesi gerekir. Vücudunuzun bunu derhal algılar ve işe koyulur. Doğumdan hemen birkaç dakika sonra rahminiz, açık kan damarlarını kapatmak için kasılmaya ve daralmaya başlar. Rahimdeki bu kasılmalara "Doğum sonrası ağrıları" da denir. İlk günlerde çok şiddetli kramplar şeklinde hissedilebilir ancak zamanla azalacaktır. Benzer kasılmaları bebeğinizi emzirirken de hissedebilirsiniz. Bunun sebebi göğüs ucunun uyarılmasının rahmin kasılmasını tetiklemesidir. Eğer kramplar çok rahatsızlık verici olursa ağrı kesici kullanabilirsiniz. Ancak ağrı kesiciler doktor denetiminde alınmalıdır.
Doğumun hemen ardından rahminizin göbek deliği hizasına kadar gelmiş olduğunu hissedebilirsiniz.
Doğum sonrası ağrıları sırasında karın bölgenize doğru genişlemiş olan rahminiz küçülecektir. Zamanla karın duvarından aşağıya, leğen kemiği bölgesine doğru inecektir. Buna küçülme denir ve doğum sonrası iyileşme olduğunun bir göstergesidir. Siz hastanedeyken hemşire düzenli olarak rahminizi kontrol edecek ve daralma olup olmadığına bakacaktır. Eğer gerektiği gibi daralma olmuyorsa, karın bölgesine masaj yaparak bunu hızlandırabilir.

Löşi

Plasentanın ayrıldığı bölgenin tamamen iyileşmesi 10 gün kadar sürebilir. Bu dönemde kanlı bir akıntı olur. Buna Löşi denir. Löşi doğumdan sonraki bir iki gün açık kırmızı renkte olur ve adet kanamasına benzer. Daha sonra miktarı azalır ve rengi önce koyu kahveye sonrada pembeye dönmeye başlar. 10 günün sonunda beyazımsı bir renk alır. Bunu gördüğünüzde plasenta bölgesinin tamamen iyileştiğini bilin. Bu süreç emzirmeye bağlı olarak daha da hızlanabilir. Çünkü bebeğinizin göğüs ucunu uyarması rahmin kasılmasını ve küçülmeyi hızlandırıcı etki yapar. Löşi akıntısı bitinceye kadar cinsel birliktelikten kaçının ve anüs ile vulva arasında kalan bölgenin hijyenik kalmasına özen gösterin. Aksi takdirde vajina mikrop kapabilir.

Gözlerde ve Deride Kızarıklık

Doğum ve travay uzun ve zor geçerse vücudunuzda bir kısım izler bırakmış olabilir. Örneğin bazı kadınlarda gözlerde kırmızılık ya da siyahlaşma, yanak, yüz ya da üst göğüs bölgesinde kırmızılıklar görülebilir. Bunlar genellikle doğum sırasında nefesi tutup ıkınma sebebiyle oluşan kızarıklıklardır. Ikınmanın daha yumuşak olduğu doğumlarda görülmeyebilirler. Bu kızarıklıklar birkaç gün içinde kaybolur.

Kesiklerin İyileşmesi

Doğum ister normal olsun ister sezaryen, iyileşmesi gereken bir kesik mutlaka vardır. Vajinal doğum sırasında epizyotomi yapılabilir. Bebeğin kafasını çıkarmadan önce vajinal genişliği arttırmak için atılan ufak bir kesik doğumdan hemen sonra doktor tarafından dikilir. Her dikişte olduğu gibi epizyotomi dikişinin iyileşmesi de birkaç hafta alır. Dikişler vücut tarafından eritilir ancak yara doğumdan sonra bir hafta kadar bir süre acıyabilir. Eğer yara aşağıda anlatıldığı gibi temiz tutulmazsa enfeksiyon oluşabilir.
Eğer sezaryen doğum yapılmışsa karın bölgesindeki kesiğin iyileşmesi daha da uzun sürecektir. Sezaryen planlı değil de, doğumun uzaması ve sezaryene ihtiyaç duyulması nedeniyle yapılmışsa hem doğum hem de sezaryen yaralarının iyileşmesi gerekir. Vajinal doğum ile ilgili anlatılmış olan rahmin kasılması ve küçülme süreci burada da olacaktır. Buna ilaveten bir de ameliyat yarasının iyileşmesi gerekecektir ki, bu süre daha uzundur ve 4-6 hafta sürebilir.
Sezaryen yarası anestezinin etkisi geçtikten sonra can yakıcı olabilir. Ağrı kesici kullanılabilir. Özellikle ilk başlarda doktorunuz size güçlü, anestetik özelliği olan ağrı kesiciler verirse bu baş dönmesi ve uyku hali yapabilir. Atılan dikişler vücut tarafından eritilen tipte değilse doğumdan 5 gün kadar sonra dikişleri aldırmak gerekir. Bazı doktorlar dikiş ipi yerine yarayı kapatmak için metal teller kullanabilir. Bu tellerin de doğumdan birkaç gün sonra aldırılması gerekir. Ayrıca yara iyileştikçe metal teller sanki cildinizi geriyormuş gibi bir his verebilir. Bir diğer önemli nokta da su tüketimidir. Ameliyat için idrar kesenize kateter bağlanır ve ameliyattan sonra çıkartılır. Burada bir enfeksiyon oluşmaması için operasyonun ardından bol bol su içip idrara çıkmak gerekir.

Kan Dolaşımının Hızlandırılması

Doğumun ardından, kan dolaşımını hızlandırmak için doktorunuz sizden ayaklarınızı ve ayak parmaklarınızı hareket ettirmenizi, yatağın kenarına ya da sandalyeye oturmanızı ve doğumun ertesi günü de kalkıp yürümenizi isteyecektir. Pıhtılaşmayı önlemek için naylon çorap giymenizi de isteyebilir. Doğum sezaryen olduğunda iyileşme daha uzun süreceğinden hastanede de daha uzun süre kalabilirsiniz: 3-5 gün kadar.

Evde Bakım Önerileri

Doğumun ardından hastaneden eve döndükten sonra artık iyileşmenizi hızlandırmak sizin elinizde. İşte size birkaç öneri:
Eğer doğum sonrası rahim ağrılarınız çok şiddetliyse yavaş nefes almayı ve masaj yapmayı deneyin. Bunlar da işe yaramazsa doktorunuzun tavsiye ettiği ağrı kesicilerden alın. Unutmayın bu ağrılar iyileşme olduğunun göstergesi.
Epizyotomi kesiğinin enfeksiyon kapmaması için pedinizi 4 ya da 6 saatte bir değiştirin. Pedi değiştirirken her zaman önden arkaya doğru hareket ettirin. Ters yönde bir hareket, rektumdaki bakterilerin vajinanıza ulaşmasına sebep olabilir. Küçük veya büyük tuvaletin ardından bacak arasını ılık su ile yıkayın ve sargı bezi ile kurulayın. Bu işlemi de önden arkaya doğru yapmayı unutmayın. Kesiğin iyileşmesi için ılık suda oturabilir ya da ılık kompres yapabilirsiniz. Leğen kemiği bölgesini hareket ettiren egzersizler de bu bölgedeki kan dolaşımını arttırır ve iyileşmeyi hızlandırır.
Sezeryan yaranıza hastanede gösterildiği gibi pansuman yapın, kıyafetlerinizin kuru ve temiz olmasına dikkat edin.
Sağlıklı beslenmek iyileşmeyi hızlandırır. Bol bol sıvı, protein ve vitamin alın.
Löşi bitinceye ve epizyotomi yarası iyileşinceye kadar cinsel ilişkiye girmeyin. İlk dönemlerde yorgunluk sebebiyle biraz his kaybı olabilir. Ancak partnerinizin kendisini artık sevilmiyormuş gibi hissetmemesi için ona ilgi gösterin.
Dinlenin! Doğum sonrası iyileşmenin en birinci şartı budur. Kendinizi iyi hissetseniz dahi yorulmayın. Sadece bebeğinizin bakımı ile ilgilenin. Ev işleri, temizlik, yemek gibi işleri bırakın başkası yapsın. Bunların nasıl yapılacağını önceden planlamış olmanız faydalı olacaktır.
Bebeğiniz uyuduğunda siz de uyuyun. İlerleyen zamanlarda uykusuz geceler geçireceğinizi unutmayın ve elinizde fırsat varken bol bol dinlenin. Gün içinde kısa kestirmeler şeklinde de olsa bebeğiniz her uyuduğunda siz de uyuyun. Gerekiyorsa telefonu fişten çekin ama mutlaka uykunuzu alın.

Doktorunuzu Aramanız Gereken Durumlar

Aşağıdaki durumlardan biri gerçekleşiyorsa ya iyileşme sürecinizde bir sorun var demektir ya da bir enfeksiyon gelişimi söz konusudur. Doktorunuzu aramanız gereken bu durumlar:
Bir günden uzun süren 38 derece veya üzeri ateş.
Doğumdan dört gün sonra hâla açık kırmızı ya da çok kanlı Löşi akıntısı veya Löşide çok büyük kan pıhtıları olması.
Löşi de ağır koku olması durumunda. Normal Löşi akıntısı menstruasyon kanaması gibi kokar.
Doğum ve travaydan birkaç gün sonra dahi alt karın bölgesinde ağrı olması durumunda.
Epizyotomi ya da sezaryen yarasının olduğu bölgede enfeksiyon belirtileri (kızarıklık, yanma, şişme, akıntı) olması durumunda.
Yukarıda anlatılan konulara dikkat etmeniz halinde ne kadar kısa sürede "normal"e döndüğünüze siz bile inanamayacaksınız. Doğumun ardından zorlu birkaç gün geçirebilirsiniz, ama unutmayın ki, doğum bir hastalık değil, doğal bir süreçtir. Ve bebeğinizin getireceği neşe ve mutluluk tüm zorlukları unutturacaktır.